Thursday, April 1, 2010

Uzun bir aradan sonra tekrar Merhaba!!

Tam 1 ay olmus yazmayali... Nedeni ise usengeclik.Cok kotu ama gercekten son 1 aydir hic bisey yapasim gelmedi icimden sadece bloglar aleminde gezindim..
Artik burada da havalar iyice isinmaya basladi gerci hic kis olmadik ki :))) Agustos ayinda 40 dereceyi buluyormus bakalim nasil dayanacam herhalde hergun denize gidecem sanirim. Allahtan yasadigimiz yer deniz kenari... Gerci onumuzde ki ay tasinacaz ama yine ayni yerde ev bakiyoruz.. 
Dun Ozgurluk Gunuydu Malta nin bu yuzden Stefan ise gitmedi. Havanin cok guzel ve sicak olmasindan dolayi kendimizi sokaga attik :)) Aslindan amacimiz kano yarislarini izlemekti. Gittigimizde coktan baslamisti bizde 1 saat kalip ayrildik cunku bir anda guzel yaz havasi yerini soguk ruzgara birakti.
Paskalya yaklasiyor hemen her yerde birden fazla Isa'nin olumunu ve yeniden dirilisini anlatan sergiler var. Yolumuzun ustunde gordugumuz birkac sergiye gittik.. Sonra aksam yemegi icin restorana gittik. Bu aralar cok feci pizza ve makarnaya verdim kendimi. Sonum ne olacak merak ediyorum. Ustelik persembe gunu Istanbul'dayim. Anneme soyledim yemek yapma diye cunku canim annem ne zaman gitsem cok guzel yemekler yapiyor ve dogal olarak bende 1-2 kilo alip geri donuyorum.Gerci bu sefer cok kalmayacam sadece 4 gun ama olsun hic yoktan iyidir. Allahtan yakin bir ulkede yasiyorum istedigim zaman rahatlikla gidiyorum. Gerci ucak sadece haftanin 2 gunu (pazartesi-persembe) ama buna da sukur.
Burada bir ilk yapip dun giydigim kombini yayinliyorum :) 


Yesil Jean - Pull and bear 
T-shirt - Terranova
Clutch - Hesionka. Kisisel blogu ve satis yaptigi blog buradan ulasabilirsiniz. www.hesionka.com - www.butikhesionka.blogspot.com
Clutch kocaman icine telefonlarim, cuzdanim, bozuk para cuzdanim, ev anahtari ve de fotograf makinem rahat rahat sigdi. 
Ayakkabi - Maltepe'den bir ayakkabicidan.. Bu arada 29 yasindayim daha ilk defa topuklu ayakkabi giymeye alisiyorum. Toplasan hayatimda 10 kere ya giymisimdir ya da giymemisimdir. Onlarda dugun ya da ozel geceler olmustur. Ama nedense de yuruyemeyecegimi bile bile hep yuksek topuklu aldim..Neyse artik az topuklularla alismaya calisiyorum. 

Bu arada ne yazik ki ingilice klavye kullaniyorum. Yeni netbook aldim. Asus eeepc bembeyaz bisey. Cok seker. Alacaklara tavsiye ederim. Simdi laptopum gozume kocaman gozukuyor. Ilk defa bunun icin ebuy den siparis yaptim ama gayet memnun kaldim. Fiyat olarak da Malta ile karsilastirildiginda cok cok uygun.

Dun cekilmis olan birkac resim ile sizi basbasa birakiyorum :))




Tuesday, March 2, 2010

Anlayis Farki !!!

Aslinda ben oyle politika seven biri degilim hatta nefret ederim ama yasadigim minik adada politika bir bagimlilik ve herkes cilgin gibi 2 tane ayri partiyi destekliyor. Hatta bu partilerin televizyon kanallari, gazeteleri ve de simcardlari var :):):)

Neyse asil konumuz burada 2 gundur buyuk protestolar yapiliyor binlerce kisi katiliyor ve nedeni de hukumetin yeni elektrik ve su fiyatlarini yukseltmeye yonelik hazirlayacaklari tasari. Ozellikle dun yapilan parlamento binasi onundeydi ve tam da toplantinin yapilacagi saatte oradaydilar. Herkes tek tek iceriye girmeye basladi, hukumet taraftari milletvekilleri yuhalandi, muhalefet  taraflari milletvekilleri alkislandi ama asil olan basbakan gelirken oldu ve kiyamet koptu ve toplanan protestucalar hep bir agizdan "palyaco" diye bagirmaya basladi. Ama o esnada ne susturmaya calisan koruma gorevlileri ne de protestoculara "anani da al git" diyen bir basbakan vardi. Gayet olgun bir sekilde bu karsilayip iceri girdi... 

Bana asil garip her an gelen kirmizi isikta arkanizda bekleyen bir milletvekiline ya da herhangi bir restoranda oturmus is toplantisi yapan bir parti liderine hatta evinin onunu temizleyen basbakan esine rastlayabilirsiniz. Hem de korumasiz. Benim yasadigim yerde hem basbakanin hem de cumhurbaskaninin kendi evleri var. Ustelik onunde sadece kucuk bir kulube ve icinde de hergun bir tane polis nobet tutuyor. Bana bunlar cok grip gelmisti ilk zamanlar Turkiye'den sonra. Ama baslikta da yazdigim gibi Anlayis Farki sanirim.

Thursday, January 28, 2010

Malta Manzaraları-2

İşte tipik bir Malta otobüsü. O kadar ilginçler ki zil yerine ip var tavanda ve onu çekiyorsun :))) Tabii en yeni teknoloji ile donatılmış otobüslerde mevcut.

Malta manzaraları - 1

Uzun bir aradan sonra yeni bir fikirle döndüm. Düşündümde madem baka bir ülke de yaşıyorum, e bog adı da Malta'da yaşam, O zama ara sıra sizlerle Malta nin binbir (!) yerinde çektiğim resimlerden koyacağım. Gerçi Old Malta adlı yazımda bir tanecik resim var ama bunu gelenekselleştiriyorum artık.
İşte İlk resim geliyor. Birgu dan. Daha önce de başka bir resim yayınlamıştım Birgu'nun ama sevdiğim şehir burası. Kendimi resmen ortaçağda hissediyorum. Resimde tipik Malta evleri ve balkonlarını görebilirsiniz.





Bu arada 1 aylık süren iş hayatım yarın itibariyle sonlanıyor. Yeni iş arayışlarına döneceğim. Ne yazık ki heves ile başladığım iş pek istediğim gibi olmadı.

Tuesday, January 19, 2010

Şaka gibi bir gün !!

Yılmaz Özdil'i takip eder misiniz bilmiyorum ama kendisi benim en sevdiğim Hürriyet Gazetesi yazarıdır. Her yazısı gerçekten doğrudur. Bu yazısında yazdığı konuyu daha bugün yaşadım.
Bu sabah Stefan ile beraber 2 ay önce başvurduğumuz freedom of movementimi almaya gittik.(freedom of movement in anlamı serbest dolaşım. Eşimin Maltalı olmasından dolayı vize sorunum olmuyor ayrıca freedom of movement dedikleri zımbırtı hem oturum hem de çalışma izni yerine de geçiyor.) Allahtan bir sorun çıkmadan pasaportuma yapıştırdılar 2011 e kadar da geçerli. Pasaportumun süresine göre veriyorlar uzunluğunu. Oradan çok kısa süreceğini tahmin ettiğim fakat inanılmaz derece de sinirlerimizi bozan geçici Malta kimliğimi almaya gittik.. Çok meraklı değilim ama ne yazık ki iş yerinden tuturdular kimlik diye :(
Önce polis evrakları kontrol ediyor.Eğer Avrupa Birliği ülkesi değilseniz ve de müslüman ülkeden geliyorsanız yandınız...
Daha önce gitmiştim tek başıma ama polis eşinle ve freedom of movement ile geleceksin demişti. Neyse bu sefer gayet hazırlıklıydık herşeye yani biz öyle sanıyorduk. Uzun bir kuyruktan sonra sıra bize geldi önce polis evraklarımızı kontrol etti benim evraklar tam ama Stefan kimliğini değiştirmek zorunda kaldı çünkü kimlikte ki adres şu an oturduğumuz adres değildi. Neyse o gitti değiştirmeye ben de dışarıda bekledim. Aradan 15 dakika geçtikten sonra geldi polisten onay çıktı. Başka bir odaya resim çektirmeye gittik, o en hızlı iş oldu sadece 2 dakikamızı aldı. Resim işinden sonra dışarıda bekleyen başka bir insan grubunun içine girdik. Burada yaklaşık yarım saat bekledik sıramız gelsin diye. En sonunda sıra geldi vezne gibi bi yere geçtik,  içeride gayet suratsız bir kız. Evrakları verdik şöyle bir baktı ve bize ne yazık ki olmaz pasaportunuz ile evlilik belgeniz de ki soyad farklı dedi!!!!! Şaka gibi... Evlilik belgesini de Malta hükümeti verdi onlara da bir sürü şey beyan ettik, onlarda da benim pasaportumun fotokopisi var ayrıca freedom of movement için de bir sürü evrak verdik. Orada evlenmeden önce ki soyadım yazıyor ama görüştüğümüz kişi pasaportta eski soyadımdan dolayı eski soyadımın basıldığını söyledi, kimlik kartında sorun olmaz denilmişti... Kız açıklamalarımızı bile dinlemiyor. Ben buraya gelmeden önce gerekli gereksiz tüm evraklarımı tercüme ettirdim noterden onaylatıp apostil yaptırdım. Ayrıca pasaportumu değiştirmedim ama soyadı değişkliği yapılmıştır diye de yazı yazdırdım.Türk kimliğim şu an ki soyadımla geçerli. Tercümeleri bile kabul etmedi. Tek dediği pasaportu değiştirin. Pasaportun değişmesi demek freedom of movement için tekrar aynı işlemlerin tekrar yapılması demek. Tabii küçük çapta bir tartışma yaşandı...Biz de evrakları alıp geri geldik. Pasaportumu değiştirmeyi düşünmüyorum sadece Malta da geçerli olan kimliği almam olur biter..
Bu arada biz Türkiye de evlendik ne yazık ki bize verilen uluslararası evlilik cüzdanı burada geçerli değil... Tekrar evliliğimizi onaylattık.
Ben tabii bir sinirle eve gelip ekim ayında açılmış olan Türk Büyükelçiliği aradım.Önce ilk çalışta açıldı. Ah dedim bak nasılda Yılmaz Özdil yanılmış hemen açtılar telefonu. Neyse yabancı bir bayan çıktı ben de Türkçe konuşan birini istedim beni bağladı. Ben kendi dilimden ve ülkemden biriyle konuşacam diye gayet mutlu ve sevimli bir şekilde "Merhaba" dediysem de karşımda ki bir o kadar soğuk "Efendim" dedi.Ben hemen konuya girdim olanları anlattım, bana ne yazık ki birşey yapamayız sizde pasaportunuzu değiştirin eğer çok acilse de Roma Büyükelçiliğini arayın dedi....Kendileri daha işlem yapmaya başşlamamışlar Martta başlıyorlarmış....
Türkiye de evlenmeden önce Stefan ın evraklarında bir sorun çıkmıştı hemen Türkiye deki Büyükelçiliğini aradı. Bir kaç defa büyükelçi kendi aradı ve de özel numarasını verdi herhangi bir sorun olursa diye...
İşte aramızda ki fark bu... Benim ülkemi temsil etmek için gelmiş olan Büyükelçilik ne yazık ki baştan savma davranıyor, ilgilenmiyor bile... Belki bir bir belge hazırlasa ya da direk görüşse işe yarayacak ama nerdeeeeeeeee.
Bir de sakın Türkiye de büroksi çok fazla devlet dairelerinde demeyin burası berbat!!!!

Sunday, January 10, 2010

Old Malta



Babamın objektifinden bir fotoğraf.

Burası Malta'nın en sevdiğim yerlerinden biri Birgu. Eğer yolunuz düşerse kesin uğrayın derim. Kendimi burada ortaçağda hissediyorum. Dar yollar, eski evler.. 

 

Geçen Haftanın özeti

Yine tembelliğim son sürat devam ediyor.. Hiç bişey yapasım yok tek istediğim boş boş evde oturmak ki dün bunu gerçekleştirdim kafamı bile çıkartmadım camdan :) Hatta akşam Stefan Valletta'da gerçeleşek olan festivale gitmek istedi ama biraz rahatsız hissediyordum kendimi iptal ettik bu programı da..Ama bugün kaçış yok sanırım akşam üzeri gibi uzun bir yürüyüşe çıkacaz eğer hava yağmurlu olmazsa ki sanırım güneş devam edecek tüm gün..Şu an itibariyle 12 derece. Tüm Avrupa'da kara kış varken burası gayet sıcak....

Bu arada Malta ile ilgili küçük bir bilgi, Valletta Malta nın başkenti ama benim oturduğum şehirden sadece 40 dakika otobüs mesafesinde araba ile tabii ki daha kısa :) Kendimi İstanbul içinde seyahat ediyorum gibi hissediyorum burada. Bazı şehirler birbirine yürüme mesafesinde. Örneğin yazın annemlerle gelmiştik ve Msida da kaldık. Bir kaç sokak mesafe de büyük bir market vardı ve oraya gittik yürüyerek sonradan öğrendim ki market Hamrun dedikleri başka bir şehirdeymiş :) Ama yine de araba şart.Arabanız yoksa otobüs e binmekten başka şansınız yok ve otobüs saatleri belli değil ayrıca şoförler dünyanın en kaba şoförleri sanırım...


Ayrıca yeni işimde 1 hafta geride kaldı. Hala alışamadım.. Çünkü ofiste ki tek Türk benim, 2 tane Fransız, 1 Maltalı, 5 İsveçli ve de 1 Polonyalı var. İsveçlilerin sayısından anlaşıldığı üzere İsveç şirketi.. Sanırım çalışması en kolay insanlar. Gayet rahat ve mutlular..Biraz zorlanıyorum 6 yıllık turizm geçmişinden sonra çok farklı bir sektör ve de üstüne üstlük ana dilim olmayan bir dil kullanmak zorundayım.. 6 aylık deneme süresi var, 6 ay sonunda karar verecez karşılıklı devam mı yoksa değil mi diye..

Bu arada beklediğim kargoma sonunda kavuştum. Aslında 31 Aralık da geldi fakat ben 5 dakikalığına markete gittim geldim ve de bıraktıkları kartı gördüm tabii yıkıldım. Ama en azından paket sağ salim gelmişti.. Normalde cumartesi de postahaneler açık ama şansıma o hafta sonu çalışmadılar. Pazartesi sabahı tam evden çıkmaya hazırlanırken gedirdiler :)